Öğrenci Gözünden YKS Hazırlık Kılavuzu: Tavsiyeler ve Deneyimler-1

Meltem Sahin
8 min readSep 9, 2018

--

önbilgi

Bu yazı dizisinde YKS özelinden başlayıp tüm sınavlara uyarlanabilecek ipuçları verecek, kademeli olarak sistem oyuncusu olmayı anlatıp giderek sistemin dışına çıkmanın mümkünatını sorgulayacak ve en sonunda sistem içinde de dışında da olsanız muhakkak edinmeniz gereken yetkinliklerden bahsedeceğim.

Yazı, 4 bölümden oluşacak ve sırasıyla şu ana başlıklar üzerinden ilerleyecek:

- 1.kısım[Sınavlara nasıl hazırlanmalı?, sayısallar için eşit ağırlık]

- 2.kısım[Kullandığım kitaplar, kaynak tavsiyeleri, sayısallar için sözel dersler]

- 3.kısım[Kalıplaşmış örgün eğitimden farklı yollar mümkün mü, uzun vadeli planlar yapmak ve doğru soruları sormak, bilinçli tercih dönemi]

- 4.kısım[Lise döneminde yatkınlıklarımızı tespit etmek, 21.yüzyılda kazanılması gereken yetkinlikler]

1) YKS’ye nasıl hazırlanmalı?

YKS, Türkiye’de yaklaşık 2.5 milyon öğrencinin girdiği bir sınav ve bu sayının yıl geçtikçe artması bekleniyor. Her şeyi bir kenara bıraksak bu kadar kişinin girmesi bile aslında bu sınavın “hayat memat” meselesi olmasına yetiyor. Bir de bunun üzerine sınav sonucumuza göre yerleşeceğimiz, puanımız yetmezse istediğimiz fakültelere giremeyeceğimiz bilgisi bize verilince bizim dışımızdaki herkes bizden çok kaygılanmaya başlıyor ve bu da biz öğrenciler üzerinde ciddi bir baskı oluşturuyor. Bu aşamada sınav, sanki hayatımızın bir parçası hâlini alıyor; hatta çoğumuzda hayatın bir parçası değil de kendisi durumuna dönüşüyor.

Birçoğumuz eğilimlerimiz belirlenmeksizin ne idiği belirsiz puanlamalarla çeşitli liselere yerleştiriliyoruz. Bu aşamada tek amaç iyi bir anadolu lisesi veya fen lisesi kazanmak oluyor. Kalifiye eleman yetiştirecek ve Türkiye’nin iç sermayede dışa açılan iş gücünü oluşturacak meslek liseleri, insan hayatındaki en mühim noktaları ulvi bir derinlikle irdeleyen sosyal bilimler liseleri gibi birçok lise türü burada yok sayılıyor. İşin en acı tarafı da bu yanlış algının Milli Eğitim Bakanlığı tarafınca da “nitelikli, niteliksiz okul” ayrımı yapılarak pekiştirilmesi…

Biz öğrencilerin sınava bakışı bu koşullar altında şekillenince doğal olarak bizlerde de “Ya başaramazsam?” kaygısından tutun “Psikolojik destek mi almalıyım, hangi koç(mentor)la çalışmalıyım?” gibi işin psikolojik boyutuna kadar inen sorular oluşuyor. Bu da olayı makro boyutta görmemizi zorlaştırarak bizi kısır bir döngü içine hapsediyor.

*

Tüm bu ön giriş açıklamalarından sonra YKS hazırlık sürecindeki tavsiyelerimi madde madde sunuyorum:

  • Müfredatın belli olduğu bir sistemde yapılabilecek en iyi şey istisnasız tüm konuları öğrenmektir. O nedenle tüm konularla ilgili bir fikriniz olsun ve sınava girmeden önce hepsinin sorularına en azından göz atmış olun.
  • Soru tipleri üzerinden ilerleyen sistemimizde yapılacak en iyi şeylerden bir diğeri de bol test pratiği yapmak ve bunları sınava yaklaşırken çıkmış sorularla taçlandırmaktır. Eğer test mantığını kavrarsanız ÖSYM mantığını kavramanız kolaylaşır. Yine de çözdüğünüz hiçbir denemenin gerçek sınava benzemeyeceğini unutmayın. Düzenli çalışanlar için –büyük bir talihsizlik olmadığı sürece- gerçek sınav tereyağından kıl çekmek misali akıcı ve zevkli olacaktır. Kafası karışık olanlar ve sınav öncesi hazırlıklarını son aylara sıkıştıranlar içinse sınav büyük olasılıkla azap ve hayıflanmalara dönüşecektir.
  • Tam da bu yüzden konulara olabildiğince zamanında çalışın. Aksi takdirde son seneye sıkışan çalışmalar her zaman verimli olmayabiliyor. Sonuçta bir tarafta 4 yılın konularını rahat rahat 4 yıla yayarak bitirmek var bir de son yıl etekleri tutuşup 4 yılı 1 yıla kompres etmek var. Karar sizin…
  • Bu çalışmaları yaparken benim programım hafta sonları üzerine kuruluydu. Hafta içi okulumun geç bitmesi(17.00) ve ardından çeşitli etkinliklerim olması sebebiyle ders çalışma vaktim olmuyordu. Bu durumu dersi çok iyi dinleyip not tutarak ve teneffüs aralarında bazı ödevlerimi aradan çıkararak hallediyordum. Fakat asıl zamanım hafta sonu oluyordu. Hafta sonu biyolojik saatimi zorlamaksızın erkenden kalkarak çalışmaya başlıyordum. Burada saatlik bir plandan çok konu bitirme planım vardı.

Örnek: “Bu hafta manyetizma konusunun indüksiyon kısmı bitti. Öyleyse cumartesi indüksiyonu çalışayım. Biyolojiden de geçen hafta bitirdiğimiz fakat yoğunluktan tekrar etme fırsatımın olmadığı sindirim sistemini çalışayım. Zaman kalırsa tam bitirmediğimiz öz indüksiyona da göz atarım.”

Bu tarz haftalık ilerlemelerle okuluma paralel olarak ben de ilerledim ve böylece konuyu kendime de anlatmış oldum.

- ÖSYM’nin sizden ne istediğini anlayın. Bunun yolu çıkmış soruları çözmek ve bol denemeye girmektir. Ayrıca hocalarınız soru çözerken sesli düşünmelerini rica edin ve onların soruya yaklaşımlarını beyninize yazın. Ne kadar çok soru çözümü dinlerseniz o kadar çok doğru bakış açısını yakalarsınız ve soruyu bir öğrenci gibi değil bir öğretmen(soru yazarı) gibi düşünür, daha da profesyonelleşirsiniz. Bu size farklı açıdan görüntüler sunar ve öz güveninizi artırır.

2) Konu tekrarı nasıl yapılmalı?

Benim taktiğim, bir önceki maddede de anlattığım gibi haftalık tekrarlardı. Bunun biraz içine girecek olursak şöyle açabilirim:

- Konu okulda işlenir

- Hafta için konuyla ilgili bir şey yapılmaz(sizin zamanınız varsa yapabilirsiniz, iyi olur)

- Hafta sonu cumartesi ve Pazar günleri 06.00–07.00 civarı kalkılır(Bu 05.00 da olabilir 08.00 de olabilir tamamen biyolojik ritmimle ve REM periyodunu nasıl geçirdiğimle alakalı) ve öğle zamanı ailem kalkana kadar çalışılır.

- Bu aşamada o haftada okulda işlenen ve bitirilen konular önce defterden gözden geçirilir ve ardından elimdeki tüm soru bankalarından(serinin 2.yazısında kullandığım kaynak listesini verdim) o konuya ait sorular çözülür(istisnasız hepsi).

- Ailemin uyanmasıyla beraber aile kahvaltısı yapılır ve kahvaltı sonrası çay eşliğinde sohbet faslının da bitmesiyle masaya dönülür.

- Masada, o gün için belirlediğim konuların kalan kısımları bitirilir.(Zaten günde iki üç tane büyük konu anca biter.)

- Eğer bazı soru tiplerinde sıkıntı yaşanıyorsa öğretmene danışılmak üzere ayrılır. Eğer soru direkt bilgi soruyorsa cevap anahtarına bakılır ve bilgi öğrenilip deftere “Benim Notum” başlığıyla eklenir böylece defter sadece öğretmenin dikte defteri olmaktan çıkar benim de bir yazarı olduğum ortak bir çalışmaya döner. Bu noktada ezber bilgi mantığıma yatmazsa hocaya niye böyle olduğunu da danışırım.

- Eğer sorunun geldiği konuda sıkıntı yaşıyorsam YouTube üzerinden belli başlı hocaların konu anlatımını dinlerim. Genelde konu anlatımından sıkılır ve direkt soru çözümüne geçerim ve oradaki çözüm mantığını kapmaya çalışırım.

- Böylece gün yavaş yavaş biter. Çok bunalırsam laptop’ımı alır 3.nesil kahve dükkanları listemden bir işletme seçer(Zomato, fousquare ve Instagram @oncekahvem ’den yorumlarımı takip edebilirsiniz.) ardından belli bir süreyi orada, abone olduğum teknoloji, sanat, gündem sitelerinden gelen mailleri kontrole harcarım. Eğer tempom iyiyse onu hiç bozmam ve ders çalışmaya devam ederim. Bu süreçte molaları kendim belirlerim fakat moladan önce en az yirmi dakika çalışmaya özen gösteririm.

3) 11.sınıf süreci ve yaz tatili

11.sınıfta tek hedefim o yılın konularını temiz bir şekilde bitirmek ve hiçbir konuyu, anlamadan geçmemekti. Her sınıf için geçerli olan bu hedef 11.sınıfta en yoğun düzeydeydi çünkü en ağır müfredat o sene vardı. Biyolojide sistemlerin, kimyada denge ve hızın, fizikte optiğin, elektrik-manyetizmanın işlendiği yıllardı. O nedenle kafamda hiçbir sınav düşüncesi yoktu. 9 ve 10.sınıfta olduğu gibi 11.sınıfta da herhangi bir kurs, özel ders veya dershaneye de gitmiyordum. Sadece dönem sonuna doğru burslu olarak kurumsal bir dershaneye kayıt yaptırdım ve her hafta denemelerine girdim. Aynı dershaneyi 12.sınıfta da aynı amaç için kullandım ve çok faydasını gördüm(Instagram profilimde dershane adı geçiyor).

11.sınıf için genel önerilerim o seneki konuların çok iyi öğrenilmesidir. Sınav senesini düşüneceğim diye o yılın konularını ıskalamak olmaz.

11.sınıf yaz tatili içinse şöyle önerilerim olabilir:

  • O zamana kadarki tüm konuları iyice kafanıza yatırdığınızdan emin olun. Eğer adını duyunca surat ekşittiğiniz ve güveninizi kaybettiğiniz bir konu varsa derhâl onun üstüne gidin. Eğer şimdi gitmezseniz önünde sonunda o konu karşınıza çıkacaktır ve bunun sınava 3 ay kala olmasındansa sınava 1 yıl varken olmasını muhtemelen tercih edersiniz…
  • Konuları bitirmek için acele etmeyin. Yaz dönemi iyi planlanması gereken bir dönemdir. Özellikle sınav yazı önemlidir. Bu noktada öncelikle kendinize iyi bir tatil verin. Yaklaşık bir iki hafta kadar derslerle yoğun bir şekilde haşır neşir olmayın. Sonrasında ise beyninizin tempoyu yitirmesine izin vermeyin ve işi miskinliğe vurmayın. Eğer okulunuzun veya gittiğiniz kursun hızlandırma programı varsa onunla beraber hareket edin ve konu orada işlenince ertelemeden sorusunu çözün ve konuyu pekiştirin. İşi burada hallederseniz garanti veriyorum ki bir daha o çok temel ve önemli konulara dönmenize gerek kalmayacak(bkz. Hücre, Isı sıcaklık, Madde geçişleri, Çözeltiler, Simya-kimya, Periyodik tablo vb.).
  • 12.sınıf dönemine yüksek motivasyonla girin. Bunun yolu, yukarıda dediğim maddeleri uygulayarak kendinden emin olmaktır. Bu süreçte kendinize muhakkak denemeler uygulayın(veya dışarıdan girin). Fakat bunların amacı derece yapmak değil süre kontrolü sağlamak olsun. Eğer daha yolun başında “yapamıyorum” diye girerseniz çıkışınız çok sancılı olur. İlk dönemlerde odaklanın ve süreyi yetiştirmeye çalışın. Bunlar sizin emekleme dönemleriniz. Bilmediğiniz konuları sallamaktansa(eğer iki şıkka indirmediyseniz) boş bırakın.

4) 12.sınıf süreci ve sınav dönemi

Bu süreçte artık temel ders çalışma pratiklerine sahip olan bir birey olmanız önemlidir. 12.sınıfta TYT-AYT konuları arka planda ilerlese iyi olur. Yine de benim tavsiyem ön planda her zaman o senenin konularını tutmanızdır. Ne zaman ki ilk dönem biter o zaman ağırlığını %40’tan %60’a çıkarırsınız YKS konularının.

  • Burada çalışma düzeniniz neyse ona devam edin. Herhangi bir ekstra heyecan veya stres yapmanıza gerek yok. En önemli dönemlerden biri olarak gördüğüm Nisan-Mayıs dönemi öncesi iyi moral toplamanız gerekiyor. O nedenle olabildiğince konu açıklarınızı kapatın ve deneme sayınızı artırın. Malum sınavların temmuz başına alınması ve tek sınav haline getirilmesi nedeniyle sınava kadar ço…ok süreniz var. Bu süreyi iyi planlayın.
  • En sevdiğim dönem olan nisan-mayıs dönemi içinde konularınız artık kafanızda oturmuş olmalıdır. Kalırsa birkaç konunun teferruatları kalır. Onun dışında çoğu konu bitmiştir ve artık denemelerde bilmemekten boş bıraktığınız çok soru yoktur. Bu dönem yoğunlaşma ve tempoyu iyice artırma dönemidir. Artık kendiniz de evde deneme uygulayabilir, sonrasında analizlerini yapabilirsiniz. Bunun yanında “niye matematikten şu kadar yanlış yaptım, niye fenim tam değil” gibi sitemlerin tam zamanıdır. Bu aşama aslında evrimin gerçekleştiği ve netlerinizin pik yaptığı aşamadır. Burayı kesinlikle salmadan ve umudunuzu kaybetmeden güçlü bir şekilde geçin. Bunun yolu yine önceki maddelerden geçiyor…
  • Son olarak sınava 1 hafta kala tempoyu kesin ve sadece günde birkaç denemeyle yetinin. Bu aşamada yaptığınız konu tekrarının size çok bir faydası olmayabilir. Benim tavsiyem hayatımızda kimya veya modern fiziğin en kıyıda kalmış noktalarına göz atmanız ve MEB kitabından o kısımları okumanız olur.

5) Sayısallar için eşit ağırlıkta derece yapmak

Sayısalların eşit ağırlıktan derece yapması, LYS döneminde de epey mümkün olan bir durumdu. Buradaki kilit nokta matematik olduğundan, YKS’de de epey mümkün ve hatta daha da mümkün bir durum. Bunun sebebi, YKS’nin AYT basamağında tüm alanların aynı kitapçık üzerinde verilmesi. Bu da -niye yapsın bilmiyorum ama- bir sayısalcının, sayısal konularını boş geçip sadece sözel dahi yapabileceği anlamına geliyor.

Bu durumda zamanı kaldığı takdirde eşit ağırlık bölümünü de çözen iyi sayısalcıların derece yapmaması neredeyse imkansız. Örneklemek gerekirse, ben matematiği tam yaparak ve eşit ağırlık kısmında

Edebiyat: 17 doğru 1 yanlış

Tarih 1: 7 doğru 0 yanlış

Coğrafya 1: 5 doğru 0 yanlış

Totalde 29 doğru 1 yanlış 10 boş

Yaparak 154.sıraya yerleştim. Tabii ki bunda OBP denen ortaöğretim başarı puanının da etkisi var fakat yine de bu durumda matematiğin etkisi yadsınamaz. Mesela benimle aynı matematik netini yapmış bir arkadaşım, hiç eşit ağırlığa bakmamasına rağmen 5000.sıralarda olduğunu söyledi-ki bu da gayet iyi bir derecedir.

- Ben kendi planımda 10.sınıftan itibaren ara sınıflardaki edebiyat dersine “Limit Edebiyat El Kitabı” ile çalışmıştım.

- 12.sınıfa geldiğimde zaten edebiyat derslerini ara sınıflarda önemsememden ve çeşitli okumalar yapmaktan hoşlanmamdan ötürü belli bir edebiyat bilgisine sahiptim. Şansıma 2018 YKS’de edebiyattaki yazar-eserlerin çoğu okuduğum eserlerden çıktı.

- Burada sayısalcılar için en büyük tavsiyelerimden biri -eğer sayısal dalını bilinçli bir şekilde ve isteyerek seçtilerse- odağı her daim sayısalda tutmaları olacaktır. Ardından son birkaç ay kala, çoktan biten sayısal konularından bunaldıkları takdirde AYT denemelerinde eşit ağırlık kısmını da çözmeye başlayabilir ve sınav sonrası analizleri yapıp kilit noktaları öğrenebilirsiniz. Ben bunun epey faydasını görmüş ve sadece her sınavda sorulan uyak, redif, yazı türleri, edebi dönemler gibi konulara göz gezdirmiştim.

- Sonuç olarak, ara sınıflarda edebiyat ve dil anlatım dersini önemsemiş iyi sayısalcılar için eşit ağırlıktan derece yapmak işten bile değil. Zamanınız kalması hâlinde çözmenizi tavsiye ederim. Zira hayatta eğilimlerinizin nereye yöneleceği hiç belli olmaz. Çantada bir de eşit ağırlık derecesi olması kulağa hiç de fena gelmiyor.(Mümkünse -bulmuşken- dil sınavına da girin!)

(serinin devamı için tıklayınız)

Yorum ve sorularınız için ekstra iletişim kanalları:

tüm linkler(web),YouTube, Instagram ,Linkedin, Yemek blogu “öncekahvem”,

--

--

Meltem Sahin

Currently @TUM, Munich. Graduate of METU, B.Arch. // instagram: @meltemsahin11 @oncekahvem // meltemsahin.rocks/